Anayasa Mahkemesi 13.07.2023 tarihli, 2023/117 E. 2023/121 K. Sayılı kararı ile, 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “…maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan dolayı bir hak ve tazminat talep edemezler.’’ bölümü Anayasa’ya aykırı bularak iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, Karara konu kuralın taşkömürü havzasında bulunup zilyetleri adına tespit ve tescil edilen taşınmazların maliklerinin maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan kaynaklı bir hak ve tazminat talep edemeyeceklerini düzenlediğini, bu suretle kişilerin mülklerinde madencilik faaliyeti nedeniyle oluşan zararların tazmini talepli dava yolunun önlediğini ifade etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, Kararın devamında, ölçülülük ilkesinin bir gereği olarak; madencilik faaliyetleri sebebiyle kişilerin mülklerinin hasar görmesi nedeniyle uğradığı zararların telafi edilmesinin gerektiğine ve etkili başvuru hakkı gereğince; madencilik faaliyeti sebebiyle zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararların telafisi için yetkili makamlara başvurma imkanının sağlanmasının zorunlu olduğuna hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi Kararında şu hususlara değinilmiştir:
“…. Devletin pozitif ve düzeltici yükümlülükleri vardır. Bu pozitif yükümlülüklerinden biri de mülkiyet hakkını koruyuculuğudur. Mülkiyet hakkına müdahalenin malik üzerinde doğurduğu olumsuz sonuçların imkân dahilinde eski hale döndürülmesi imkân dahilinde değilse de, malikin zarar ve kayıplarının telafi edilmesini sağlayan idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir. Zira, bu mekanizmaların oluşturulması devletin pozitif yükümlülüğünün bir gereğidir.
Ülkenin doğal servet ve kaynaklarının işletilmesi ve bunların toplumun menfaatine sunulması devletin en temel yetkileri ile sorumluluklarından biridir. Zira Anayasa’mızın 168. maddesi madenler de dahil olmak üzere doğal servet ve kaynakların işletilmesinde devlete birtakım yetkiler vermiş olup, bu yetkilerin anayasal ilkeler çerçevesinde kullanılmasını öngörmüştür. Devletin, Anayasa’nın 168. maddesi kapsamında madencilik faaliyetlerinin gerekli kılması halinde kişilerin mülklerinin kullanımını belirli ölçüde sınırlaması makul olmakla beraber, madencilik faaliyetleri sebebiyle kişilerin mülklerinin hasar görmesi nedeniyle uğradığı zararların da telafi edilmesi ölçülülük ilkesinin bir gereği olarak gerekmektedir. Dolayısıyla, madencilik faaliyeti sebebiyle zarara uğradığını iddia eden kişi ya da kişilerin bu zararların telafisi için yetkili makam ya da makamlara başvurma imkanının başka bir ifadeyle etkili başvuru hakkının sağlanması Anayasa’nın 40. maddesinin gereğidir.
Karara konu kural, taşkömürü havzasında bulunup zilyetleri adına tespit ve tescil edilen taşınmazların maliklerinin maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan kaynaklı bir hak ve tazminat talep edemeyeceklerini düzenlemekte, bu suretle kişilerin mülklerinde madencilik faaliyeti nedeniyle oluşan zararların tazmini talepli dava yolunu önlemektedir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 35. ve 40. Maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”
Anayasa Mahkemesi yukarıda açıklanan gerekçe nedeniyle, uyuşmazlığa konu Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “…maden işletmeciliği sebebiyle meydana gelen zararlardan dolayı bir hak ve tazminat talep edemezler.’’ bölümünü, Anayasa’nın 35. (Mülkiyet Hakkı) ile 40. (Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması) maddelerine aykırı bularak iptaline karar vermiştir. Bu karar ile, mülkiyet hakkının korunmasına ve hak arama özgürlüğünün kısıtlanamayacağına Anayasa Mahkemesi tarafından bir kez daha vurgu yapılmıştır.